Çocuk edebiyatı başlangıcından bu yana eğitimin en temel araçlarından biri olmuştur. Benzer seyirde çocuk edebiyatının Türkiye’deki başlangıcı da seyri de edebiyatın talim ve terbiye kısmıyla ilgili olagelmiştir. Ancak bu seyir, dünyada çocuk edebiyatının değişimine bağlı olarak zaman içerisinde dönüşüme uğramıştır. Böylece çocuk edebiyatının, içerisinde bulunduğu toplumu yukarıdan dönüştürmeye dönük didaktik niteliği geri çekilmiş, yalnızca dikey değil yatay yönde okuruyla ilişkilenen bir metinler ağı haline gelmiştir. Toplumsal değişimler metinlerin konularını ve anlatım biçimlerini belirlemeye başlamıştır. Bugün sanatçıların bakış açıları ile yazılmış metinlerin toplum üzerindeki etkisi yadsınamazdır. Bu etkiler bir toplumsal hareketi ve dönüşümü tetikleyebilmekte ve/yahut ortaya çıkan her türlü sosyal sorun hemen çocuk edebiyatının konusu olabilmektedir. Toplumun ve çocukların baş etmesi gereken konuların, bu konular üzerine dikkat kesilmiş yazarlar ve uzmanlar tarafından ele alınması çocuğun eğitim sürecini desteklemektedir. Çocuk kitapları pek çok ebeveyn ve eğitmen için mahremiyet, yabancılık, ergenlik, boşanmış ailenin çocuğu olma, sınav fobisi gibi çetin meseleleri hangi metaforlarla ve nasıl anlatacakları konusunda yol gösterici olmaktadır.
Buradan doğru çocuk edebiyatının, bugün artık masalsı kurgusundan uzaklaşarak bir zamanlar yetişkinlerin bile gündemine almaya çekindikleri pek çok konuya değinmeye cesaret ettiğini söyleyebiliriz. Konuların çeşitliliği ve çok boyutluluğu kültürel aktarımı ve bu anlamdaki geçişliliği de kolaylaştırmıştır. Farklı dini, kültürel ve etnik meselelerin çocuklara ulaşması çocukların o güne kadar gündemlerinde olmayan kimi konuların gündemlerine gelmesine sebep olması ve bu durumun çocuklar üzerindeki olası olumsuz etkilerinden çekinen yetişkinlere rağmen ırkçılık, din ayrımı, savaş, taciz, istismar, cinsel eğitim gibi tabu konular çocuk edebiyatının konusu hâline gelmektedir. Bu gibi kitapların öğretmen tavsiyesi ve ebeveyn kontrolünde çocuğa sunulması gerekir ama bunlardan her ikisinin onayı olduğu durumlarda bile çocuk için sakıncası olabilmektedir. Bu yüzden çocukların tek tek bireysel, psikolojik farklılıklarını göz önüne alan ve kontrollü olarak kendi seçimlerine de imkân tanıyan bir yol belirlenmelidir.
Dijital teknolojilerin çığır açtığı günümüzde resimli çocuk kitapları çocuk edebiyatının en önemli kalemini oluşturmaktadır. Önceleri kitaplarda yer alan resimlerden sadece kelimelerin anlamını ve hikâyeyi yansıtması beklenirken bugün kitabın görsel tasarımının metnin anlamını genişleten, zenginleştiren hatta boyutunu değiştiren bir özelliğe sahip olduğunu görürüz. Bu tür kitaplarda çocuk okurlar bu resimler ve metnin birlikteliğinin zenginleştirici etkisiyle metni yorumlarlar. Çocuk okurların çizimlere ve etkileşimlerine verdikleri bireysel tepkiler onlara özgür bir yorumlama alanı bırakır. Sözcük ve çizimlerin, anlamın bulunduğu yerlerde semantik açıdan birbirlerini tamamlamasında okurun rolü son derece önemlidir. Eğitsel anlamda mesajın iletilmesi, anlaşılması ve pekiştirilmesi bu sayede gerçekleşir.
Bununla birlikte yerli yazar ve çizerlere ait kitapların görsel anlatım zayıflığı ülkemizde çocuk edebiyatında zor konulara yönelik zengin içerikli kitap üretimini etkilemektedir. Çocuk edebiyatının merkezinde duran resimli kitaplardan edebiyatımıza kazandırılan özgün nitelikli olanlara bakıldığında estetik ve görsel paydadaki bu eksiklik hemen göze çarpmaktadır. Bu eksikliğin giderilmesiyle ilgili olarak konunun uzmanı çizer yetiştirilmesine ve istihdamına yönelik olarak yapılacak her türlü yatırımın ülkemizdeki çocuk edebiyatına bir katma değer olarak yansıyacağından hiç kuşku yoktur.