Üç aylık bir ayrılığın ardından ikinci evinize hoş geldiniz sevgili gençler ve çocuklar. “Okulu özledim.” cümlesini içtenlikle yazacak kaç kişi var aranızda? Okuldaki tatlı ya da tatsız hatıralara göre bu cümleyi hissetmek kişiye göre değişecektir.
Minikler okul hayatında daha taze olmanın verdiği enerjiyle okulu özlemiş olabilirler ya da onlar için hayatın anlamı olan oyunlarını bırakıp geldikleri için mutsuz olabilirler, akılları evde ya da bahçede kalmış olabilir. Tatilde evladının gözünün bebeğini ekrandan koruyan, gerçek oyunla besleyen velileri alnından öpüyoruz. Bu grubun öğretmenleri oyun tadında, arkadaş edasıyla minikleriyle buluşunca her şey yeniden tatlı tatlı devam edecektir. İçeriği pek de ağır olmayan dersler öğrencileri hayata hafiften hazırlarken teneffüs ziliyle minikler çılgınlar gibi sınıftan dışarı koşacak, eylül biraz kan ter içinde geçecek. Çocukları evde zapt etmekte zorlanan anneleri okulun ilk iki haftası nöbetçi öğretmenin durumunu anlamaya davet ediyoruz; davete icabet eden annelere teşekkür ediyor, nöbetçi öğretmen arkadaşları takdir ediyoruz.
Ergen grubu genel karmaşık ruh hali ile hangi ortamda olursa olsun birçok duyguyu bir arada yaşayacaktır. Onlar için her şey, herkes her an değişebilir bir konum ve tatta olduğundan okulun ders değil de teneffüs kısmını özlemiş olmaları muhtemel. Ellerine yapışmak üzere iken telefonlardan ayrılmak zor olacaktır, bünyeleri ilk günlerde kaldıramayabilir. Bu grubun öğretmenlerine sabır, anlayış ve disiplinler arası bir başarı diliyoruz. Zira psikoloji, gelişen teknoloji, dil bilim (ergen dili başka bir dile dönüşebiliyor) sosyoloji ve felsefeden anlamak gerekecektir. Kadim kültürümüzde ergenlik dönemi denince insanın gelişip olgunlaşmaya başladığı bir dönem olmasıyla birtakım sorumlulukları üstlenmesi gereken genç delikanlı ve genç kızlar akla gelir. Günümüzde ise ergenlik sorumluluklardan muaf, ciddiyetten uzak, tuhaf bir ruh halinin topluma yansımaları gibi kabul görmeye başladı. Bu dönemin uzatmalarını oynayan çocuklar da bir türlü hayatın tadına tuzuna varamıyor. Psikolojide ergenlik mevzusu tekrar üzerinden geçilmesi gereken bir dönem gibi duruyor. Bu kaygan dönemi sağlıkla selametle ve olgunlukla atlatmış olan veli, öğretmen ve gençlere tebriklerimizi sunuyoruz.
Liseli gençlere gelince, onların okulu özlemiş olmaları hangi sınıfa geçtikleriyle alakalı olacaktır. Lisenin ilk iki yılı yeni arkadaşlıklar ve gelişen sosyal yaşam ile eğlenceli hale gelmiş olabilir. Üniversite çalışmaları için de şimdilik erken olduğuna göre, ne için okula gelecek bu grup? Hayatı anlamlandırma ve kendini tanıma çalışmaları için okul hayatı tecrübe edilmesi gereken bir dönem. Kişiliklerin şekillendiği ve geleceğe yavaş yavaş yön verilen dönem için plastik bardaklardan içilen kahvelere ara vermeye değer. Bebekken süt içilen biberonlar bile bu kadar cazip gelmiş miydi, onun için mi insanın plastikle olan bağı tekrar kuvvetlendi anlamaya çalışıyoruz. Kristal bardaklarda çay içmiş bir nesil olarak sonuca varmış değiliz. Kanaatimiz bunun geçmişle ilgili değil, dayatılan bir kültür olduğu yönünde. Okula dönecek olursak, sayısı iki elin parmaklarını aşan ders yoğunluğu ile karşı karşıya olan liseli gençlere içeriği tatmin edici bilgiler ve muvaffakiyetler diliyoruz. Kristal bardak- lügat- divit kalem kullanmış bir nesille alfabenin son harfi olan z kuşağını hangi ortamda eğitim için bir araya getirince alfabenin hakkını vereceğiz onu da ayrıca konuşmak gerekecek. Z’ den sonra harf olmadığına göre neslin son numuneleriyle mi bir aradayız acaba? Bu nesli hayatı anlama ve anlamlandırma hususunda sayısız soru ve cevapla baş başa bırakıyor, aradan çekiliyoruz.
Lise son sınıfta olan kardeşlerimiz ise, eğitim öğretim hayatlarının en tuhaf dönemine gelmiş bulunuyorlar. Yeniliğe çok açık olan eğitim sistemimizde geçmişten bu güne birçok şey değişime uğramış olsa da üniversite sınavı varlığını koruyor. Bu seneyi hayatında hiç yaşanmamış bir sene olarak kabul ediyor gençler. Çözdüğü test kitaplarını üst üste koyup Eyfel Kulesi gibi önünde poz veriyor çocuklar. Ağlasak mı gülsek mi bilemiyorum; ama lise giriş sınavı için de bu geçerli. Ah yavrum, ne çok çalışmış yavrucak; istediği yeri kazansa bari, diye dua niteliğinde bir yorumla geçiyoruz bu fotoğrafları.
Nitekim bu sene de o kitaptan kuleler dizilecek, testler çözülecek…
Sınav sonuçları gelince tercihler belirecek…
Neydi o damarımıza ve dahi gönlümüze hitap eden şiirimiz?
“Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek
Dağlardan çektirilen kalyonlar çekilecek
Elde sensin dilde sen, gönüldesin baştasın
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın“
Velhasılıkelam, okul öncesi eğitim ile birlikte on iki yılı aşan eğitim öğretim hayatı boyunca peşinden koştuğumuz şey neydi?
Eğitim öğretim hayatının küçük büyük her bir bireyine ilim ve irfan ve hikmet dileklerimizl