Serpilmiş kubbelere kokusu sümbüllerin,
Vuslatında saklıdır dermanı gönüllerin,
Seni müjdelemiştir efendisi güllerin,
Çağları aşıp gelen bir sevdasın İstanbul.
Masumiyet sembolü lalesi, erguvanı,
Sülün minarelerin şehadetin nişanı,
Davudî ezanların kucaklar asumanı.
Maveradan süzülen bir nidasın İstanbul.
Zarafetin nispettir güneşin doğuşuna,
Ben ezelden âşığım muhteşem duruşuna,
Mehterin eşlik eder kalbimin vuruşuna,
Süleyman’dan, Sinan’dan bir imzasın İstanbul.
Kökü mazi soluyan görkemli ulu çınar,
Gölgende uyuyanlar, huzur dolu bahtiyar,
Gümüş kemerlerinde tarihin izleri var.
Bayezid’den Fatih’e bir duasın İstanbul.
Bir kilimsin İstanbul; bin bir renk, bin bir desen,
Hisarlarını süsler nergis, leylak, fesleğen.
Mavi, yeşil iç içe; neşe içinde gülşen,
Güllerden damıtılmış rayihasın İstanbul.
Boğaz elmas gerdanlık, Çamlıca zümrüt taçtı.
Nice sultan sırrını hisarlarına açtı.
Sana meftun âşığın bilmem sayısı kaçtı.
Sevgilinin bağrında dilârâsın İstanbul.
Sevda türküleriyle sahildeyim seninle.
İnle ey çılgın gönlüm, çılgın gönlüm sen inle.
Galata yum gözünü, Kız Kulesi duy, dinle.
Itri’nin bestesinde bir notasın İstanbul.
Ressamların hayali, şairlerin ilhamı,
Dile gelir gökyüzü ve renklerin tamamı,
Hayran kalır görenler, sendeki ihtişamı,
Emsalsiz güzellikte son noktasın İstanbul.