Çizim: Fatma Gül Temel Ağçoban
Mevlid Kutlamalarının Tarihçesi
Hz. Peygamber’in (sav) doğumu birçok edebi esere kaynaklık etmesinin yanında doğduğu ilk günden itibaren belli sevinç gösterilerine de neden olmuştur. Müslümanlar çeşitli şekillerde onun doğum yıldönümünü kutlamaktadırlar. İlk kutlamalar törensel ve resmî olmayan bireysel ve halk arasında olan kutlamalardan oluşmaktadır. Hz. Peygamber dönemi, sahabe dönemi, Emevî ve Abbâsîler döneminde göze çok çarpan bir kutlama yoktur. Ancak X. yy’da Abbâsîler devrinde onun doğum yıl dönümünde mezarının ziyaret edilmesi, Mekke’de doğduğu evin ziyaret edilip dualar edilmesi gibi münferit olayların bilgisine rastlanmaktadır. Törensel olduğu düşünülen ilk kutlamalar ise h. 910’da (1171) kurulan Şiî-İsmâilî Fâtımî devletinde yapılmıştır. Bu kutlamalarda sarayda ileri gelen devlet adamları ve ulemâ toplanırlardı. Bu törenlerin Şiî-İsmâilî ideolojiyi yaymak ve gösteri yapmak amaçlı kutlamalar olduğu düşünülür. Çünkü Fâtımîler Mevlidü’n-Nebî dışında Mevlidü Ali, Mevlid- Fâtıma, Mevlidü’l-Hasan, Mevlidü’l-Hüseyin, Mevlidü Halîfei Hâzır (o dönemki mevcut halifenin doğum günü) adı ile beş ayrı Mevlid merasimi daha tertip ederlerdi. Ancak Hz. Peygamber için düzenlenen törenler bu şahıslar için düzenlenen törenlerin gerisinde kalmıştır.
Bunlara karşılık Bağdat’ta da Sünnî ideolojiyi yayma amaçlı kutlamalar yapılmıştır. Fâtımîler’in yıkılmasıyla kurulan Selçuklu Devleti’nin Erbil Atabeyi Muzafferuddin Kökböri, Bağdat Sünnî kutlamalarını daha görkemli hale getirmiştir. H. 604’te başlayan bu kutlamaların ilk sistematik ve halkın katılımının çok olduğu kutlamalar olduğu düşünülür. Kökböri’nin bu kutlamalarında birçok âlim ve mutasavvıf ağırlanmıştır. Bununla birlikte çalgıcı, şarkıcı ve gölge oyuncularının da bu törenlerde yer aldığı görülmektedir. Törenlerde sufiler; zikir, sema meclisleri düzenlemişler ve vaazlar edilmiştir. Çeşitli memleketlerden önde gelen misafirler ağırlanarak, çokça ikramlarda ve ihsanlarda bulunulmuştur. Mısırda Memlükler döneminde (1250-1517) bu kutlamalar bütün ihtişamıyla devam etmiştir. Irak, Suriye ve Mısır bölgelerinde doğduktan sonra ihtişamlı ve görkemli törenleriyle Mağrib ve Endülüse intikal etmiş olan Mevlid kutlamaları, Hindistan, Afrika ve Yemen’e kadar uzanmıştır. Yöneticiler bu kutlamalara büyük önem vermiş ve bazen resmî bayram olarak addedilmiştir.
Osmanlı Devrinde Mevlid Kutlamaları
Kutlamaların en görkemli zamanı Osmanlı devri olmuştur. Özellikle zirvede olduğu dönemlerde Hz. Peygamber’in doğum günü kabul edilen Rebîulevvel ayının 12’sinde yapılan resmî Mevlid kutlamaları büyük bir görkem içinde teşrîfâta uygun olarak icra edilmiştir. Bunun yanında bu tarihler dışında da birçok sebeple Mevlid okumaları yapılmıştır. Saray kutlamalarının yanında halk arasında da Mevlid çeşitli sebeplerle coşkuyla kutlanmıştır. Tarihten günümüze birçok Mevlid kitabı yazılmış olsa da Osmanlı döneminde kutlamalarda en çok Süleyman Çelebi’nin Vesîletü’n-Necât adlı Mevlidi okunmuştur. Özellikle padişahın katılımıyla Hz. Peygamber’in doğum gününde yapılan Mevlid kutlamalarına dair arşiv belgelerinde, tarih kronilerinde ayrıntılı bilgilerin yer aldığı görülmüştür. Osmanlıda törenler III. Murad devrinde (1574-1595) çıkarılan tezkire ile resmen devlet protokolüne alınmış ve İmparatorluğun her bölgesinde Mevlid alayları düzenlenmiştir. Son yüzyılda ise bir bayram havasında padişahın hac mevsiminin selamete erdirilmesine karşılık şükranın ifadesi olarak kutlanmıştır.
H-12-03-1234 tarihli Mevlid okutulduğunda yapılan muhtelif ihsanları gösterir belge.
Osmanlı Devleti’nde Rebîulevvel ayının 11. gecesi ve 12’sinde yani Mevlid Kandili’nde düzenlenen bu törenleri; saray, konak, ev ve tekkelerde yapılan sivil kutlamalar ve padişahın da katıldığı merasim yürüyüşünün (Mevlid alayı) ardından bir selâtîn camisinde yapılan resmî kutlamalar olmak üzere iki gurupta ele almak mümkündür. Mevlid okumaları için genellikle büyük câmiler seçilse de tekkeler, küçük camiler ve evler Mevlid’in okunduğu mekânlardı. Ancak resmi kutlamalarda selâtin camileri ve saraya yakın olanlar tercih edilirdir. Önceleri Kocamustafa Paşa Dergâhı, XVII. yy. da Sultan Ahmed Câmii, sonrasında Ayasofya ve en son Hamidiye Cami’si resmi kutlamalarda tercih edilen camilerdendi. XIX. yüzyılın ikinci yarısından sonra Mevlid törenleri için Dolmabahçe Sarayı’na yakın câmiler tercih edilmiş hatta Mevlid merasimi sarayda bile icra edilmiştir.
Osmanlı Devleti’nde Hz. Peygamber’in doğumu dışında başka insanların doğumu, ölümü, sünnet olma, evlilik, okula başlama, iyi ve kötü olaylar, diğer kandiller, mübarek gün ve geceler, hacca uğurlama ve karşılama gibi nedenlerle Mevlidler okunmuştur. Böylece Mevlid okuma zamanı 12 Rebîulevvel’le sınırlı kalmamıştır. Ancak resmî törenler genel olarak bu günde yapılmıştır.
Teşrîfâtta yer alan resmî kutlamalara devlet adamları çok önem vermiş, bu kutlamalar belli protokol dâhilinde yürütülmüştür. Resmî kutlamalar öncesi ayın gözlenmesi, dâvet ve protokollerin tebliği, top atılması, kandil yakılması, gerekli eşyaların satın alınması, hacıların Mekke’ye vardıklarının habercisi olan müjdecibaşının gelişinin beklenmesi gibi hazırlıklar yapılmıştır. Mevlid günü geldiğinde top atışları yapılmış, câmiler kandillerle süslenmiş, tütsüler yakılmış, padişahın da katılımıyla Mevlid toplantılarında başta Vesîletü’n-Necât, aşr-ı şerîf, ilâhîler, kasîdeler, tekbir ve salavât-ı şerîfeler, Kur’ân-ı Kerîm’den seçilen müjde, duâ, istiğfar, Cennet, Cehennem, doğum, nikâh, ölüm, ahiret ve dünya düzeni gibi mü’minin yaşamını yakından ilgilendiren konular hakkında bilgi veren âyetler okunmuştur. Bazen hafız-Mevlidhânlar okudukları ayetin meailini vererek cemaati bilgilendirmiştir. Ardından okuyuculara ihsanlarda bulunulmuştur. Tören sonunda tekrar alayla saraya dönülmüştür. Mevlid için yapılan ihsanlar bunlarla sınırlı kalmamış birçok kimse bu ihsanlardan nasibini almıştır. Hatta Mevlid zamanlarında bazı dönemlerle hapishanede bulunan belli mahkûmlara af dahi çıkarılmış, cezalarında indirimler yapılmıştır. Osmanlı yıkılışına kadar bu kutlamalarda hiçbir harcama ve hazırlıktan kaçınmayarak içte ve dışta azametini göstermiştir. Mevlid halk arasında bazen sevincin ifadesi bazen de bir bela ve musibetten kurtuluşun ifadesi olmuştur. Bu kutlamalar, Hz. Peygamberi anlatmanın yanında, onu hiç tanımayanlara bile onun sevgisini aşılamayı, onu hatırlamayı, toplumda dinî ve ahlakî eğitimi sağlamayı, şefaate ve sevaba nail olmayı amaçlamıştır.
Mevlid-i şeriîf okutma hazırlıklarına dair belge.
Mevlid merasimine katılacaklar listesi
Osmanlı döneminde Mevlid-i Nebevî’de Sultan Ahmed Câmii’nde yapılan dinî törenin daha küçük ve mütevazı ölçüde olanı Mekke Câmii’nde ve Medine’de yapılması da kânûndu. II. Mustafa bu merasimi m. 1700’lerde Medine-i Münevvere’de, Ravza-ı Mutahhara’da da yaptırmaya başlamış ve bu suretle devam ettirmiştir. II. Mahmud zamanında da Mekke’de ayrıca bir tören icra edilmeğe başlanmıştır. Mekke’de her yıl yapılmaya başlanan düzenli törenler Ramazan Ayı’nın on yedinci günü akşam namazından sonra meş’ale ve kandillerle Mescid-i Haram’dan çıkılarak Hz. Muhammed’in doğduğu eve gelinip kutlama yapıldıktan sonra Kâbe’ye dönülmesi şeklindedir. Bu vesileyle “Mevlidü’n-Nebî” civarındaki evler, kandiller, sancaklarla süslenir, halka helva ve şeker dağıtılırdı. Mekke’de Mevlid bu şekilde bayram havasında kutlanırdı.
Resmî Mevlid Alayı XIX. yüzyılda eski görkemini yitirmeye başlayarak sade bir tören halini almış, çoğu zaman saray içinde düzenlenir olmuş ve bu biçimiyle halifeliğin kaldırılmasına kadar sürmüştür. Resmî kutlamalar 1923’te Cumhuriyet’in ilanından sonra kaldırılmıştır. Bundan sonraki yıllarda halk arasında kutlanmaya devam edilmiştir. Günümüzde 1989 yılından bu yana Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından çok yönlü kutlamalar şeklinde devam etmektedir.