O Yâr Benim Kime Ne

Nurhayat Örencik
Nurhayat Örencik
Hand holding heart against beautiful sunset.

                     -O YÂR BENİM KİME NE

                İnsanların mayası sevgi hamuruyla karılmıştır. Sevgi, dünyadaki en derin, en güçlü, en vazgeçilmez duygudur. Çocukluktan bu mayayla büyütülen insanlar, etraflarına bu duyguyu yansıtmakta hiç zorluk çekmezler. Zaten almış yüklenmişlerdir, kendilerinde olanı vermek farkında bile olmadan yerine getirdikleri bir uygulamadır onlar için. Tıpkı bisiklet sürmeyi veya araç kullanmayı öğrenenlerin ara verdikten sonra bile bu araçları rahatlıkla kullanmaları gibi.

                Ya öğrenmemişlerse, ya bu duyguları eksik olarak yetişmişlerse? O zaman ruhlarında kocaman bir açlık ile yaşarlar ve ne kadar çok sevgi dolu insanla karşılaşırlarsa karşılaşsınlar bir türlü doyuramazlar bu açlıklarını. Demek ki aile olmanın hatta çocuk yetiştirmenin en temel şartı sevgi vermek, sevgiye doyurmaktır.

                Evlenmeye karar veren gençler birincil olarak kalplerindeki kıpırtıya, sevgi tohumlarının var olup olmamasına bakarlar. Haklıdırlar, sevgisiz ömür geçmez. Bunun var olduğunu görünce artık ömürlerinin sonuna kadar var olanla yetineceklerini düşünürler. Sanırlar ki ilk günkü gibi hissedecekler ömürleri boyunca. Hiç kırılmayacaklar, hiç üzülmeyecekler, daima sevilip sayılacaklar. Halbuki hayatın sadece gülen yüzü yoktur, tiyatroyu temsilen konulan fotoğraflarda bile bir gülen bir de ağlayan surat vardır. Çünkü hayat ne tamamen dram ne de tamamen komedidir. İçinde her duygu barınır onun. Yeri gelir ağlanır, yeri gelir kavga edilir, yeri gelir gülünür.

                İşte bu nokta en önemli noktadır. Biraz olumsuzluk karşısında kolayca pes etmek, kolayca sevdiğinden vazgeçmek gençlerin en çok yaptığı hatadır. Yaşadıkları olumsuzluk karşısında mücadele vermeyip hemen alanı terk etmek… Oysa sınav orada başlar. Zorluklarla mücadele etmek, kendini doğru ifade etmek, karşı tarafa empatiyle bakmak, gerekirse kavga etmek… Kavga da bir iletişim yoludur sonuçta. Beni duymuyorsun, anlamıyorsun diyerek anlatmaya çalışmanın bir yoludur. Allah ayette ne buyuruyor? “Zorlukla beraber bir kolaylık vardır.” O kolaylığı buluncaya kadar uğraşmak gerekir. Bu zorluk belki güçlenerek hatta olgunlaşarak yola devam etmenin bir zorunluluğudur. Bilemeyiz.

                Burada tabii ki kişisel haklarınıza, sağlığınıza, inançlarınıza ve canınıza kast edilen bir olumsuzluktan bahsetmiyorum. Böyle bir durum varsa sağlıklı bir kişilik yapısı yok demektir. Sağlıksız yani ruh sağlığı yerinde olmayan insanlarla yaşamak mümkün olmadığından gereği elbette yapılacaktır. Fakat ufak tefek nefsani duygularla, hırslarımıza ve öfkemize yenik düşerek ortalığı birbirine katmak da en basitinden kalbinizdeki o muhteşem duyguya ihanet etmek demektir. Mücadeleler ve sorunları çözmede gösterdiğimiz başarıdır bizi büyütüp olgunlaştıran.

                Nesimî isminde bir halk şairimiz var. Onun bir şiirinde şöyle bir bölüm geçer:

                “Nesimî’ye sordular yârin ile hoş musun

                Hoş olayım olmayım, o yâr benim, kime ne”

                Bahsettiğim sevgi, böyle bir sevgi işte. Bazen hoş olunur, bazen olunmaz. Kim dört dörtlük ki dünyada? O yâr benim diyebiliyor muyuz, o zaman biz bu duygunun kıymetini biliyoruz demektir.

                Sevginin de çeşitleri var. Şubeleri… Vatan sevgisi, bayrak sevgisi, ana baba sevgisi, evlat sevgisi, yâr sevgisi, Allah sevgisi… Para ve makam sevgisi gibi insanın kişiliğini zedeleyen aşırılıklardan bahsetmiyorum bile.  Bu sevgilerin her biri başka duyguları hissettirir bize. Anne babamız için neler yapsak haklarını ödeyemeyiz. Evlat için yapamayacağımız fedakârlık yoktur. Vatan ve bayrak sevgisi bizim milletimiz için, Türk milleti için başka hiçbir milletin hissedemeyeceği kadar kutsal bir sevgidir. Allah sevgisi ise, bütün bu sevgilerin tümünü kapsayan ama tümünden büyük, yüce ve muhteşem bir sevgidir. “Leyla! Leyla!” diye çöllere düşen Mecnun’un kalbine misafir olduktan sonra “Mevla! Mevla!” diye çöllerde dolaştıran bir sevgidir. Uğrunda evi barkı terk ettiği sevdiceğini görünce tanımayacak, o sevgiden ilâhî olana terfi ettiği bir sevgi olacaktır kalbindeki. Bu terfi edişte bile önce “Sevme” eyleminin bir kalpte neşv ü nema bulması gerekir.

                Allah sevgisi en yüce sevgidir dedik. O sevginin cilveleri yok mudur? Elbette vardır. Allah kalplerde olanı en iyi bilendir ve sevgisinde de kıskançtır. İster ki en çok sevilsin. İster ki her şeye rağmen sevilsin. İster ki bu duygular artsın, eksilmesin. Her şeye rağmen artsın, eksilmesin. Kalbine Allah sevgisini koyan, Allah aşkının bir kez tadına varan artık ondan vazgeçmez, vazgeçemez, vazgeçmemelidir. O noktada epey sınanır kişi. Bakalım aşkında sebat ediyor mu yoksa ilk zorlukta pes ediyor mu diye. Bundandır Fuzuli’nin,

                    “Aşk derdiyle hoşem el çek ilâcımdan tabîb

             Kılma dermân kim helâkim zehri dermânındadır” demesi. Derdime çare bulursan ben kalbimdeki sevgiyi kaybederim. Benim için esas yok oluş, kalbimdeki duyguları kaybetmektir, diyor. Derdini seviyor çünkü o dert dediği şey aslında ulaşılmak istenen en üst mertebe.

                Kalp kırmayın, denmesinin sebebi de budur. Kırdığınız kalbin içindekini bilmezsiniz. Orada basit dünyevî istekler olabileceği gibi Allah da konuk olmuş olabilir o kalbe. Bilemezsiniz. Kırdığınız kalbi nasıl onaracaksınız öyleyse? Allah muhafaza.

                Madem ancak sevmeyi bilen kalbe Allah geliyor, bu duygu dünyadaki her duygudan üstün. Onu size hissettiren kişi de dünyadaki herkesten üstün. Bulduysanız, kıymetini bilin ve kaybetmeyin. Sıkıntılar karşısında sabredin. Unutmayın, “Zorlukla beraber bir kolaylık vardır!” Bekleyin görün!

                Sevgiyle kalın, hoşça kalın.

 

 

Takip Et:
1961, Çanakkale doğumlu. İlk, orta ve lise tahsilini Gelibolu'da tamamladı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı mezunudur. Çeşitli liselerde Edebiyat Öğretmenliği ve idarecilik yapmış, 2021 yılında emekliye ayrılmıştır. "Hayat Tortusu, Hasret Kor Gibi ve Gökyüzü Gülümsüyor" eserlerinin sahibi olan yazarımiz evlidir ve üç çocuğu vardır.