Şühedanın arasına iştirak için başlamıştı sefer
İmanla yoğrulmuş sinelere sahipti her nefer
Felah-ı vatan için parlıyordu gözlerdeki fer
Cenab-ı Hak ikram edecekti büyük bir zafer
Çanakkale’de her yiğit birer Cafer-i Tayyar
Sözleriydi: Olmayacaktır bu vatan size yar
Millet-i necibimiz verdi düşmana bir ayar
Habis düşmanın dengesi, iyi bak, nasıl kayar
İngiliz, “Bunlar mı bizim düşmanımız?” dedi.
Milletin imanını görünce oldu hepsi uysal kedi
Terennüm edemez bu harbi hiçbir şairin bendi
Çünkü bu savaşın emsali tarihte gerçekleşmedi
Savaşın vaziyeti ve şeraiti düşmana vermişti rey
Lakin hesaba katmadıkları biri vardı: Hakkı Bey
Döşediği mayınlar düşmanda yarattı tesir-i mey
Burası millet- i necibin yurdudur hey düşman hey!
Zannetti ki düşman, bu deniz savunmasız bir nehir
Gafil düşmanı bertaraf etti bu ihtişamlı bahir
Zira temiz aksetmişti gözlere ve akıllara zahir
Nusret’in mayınları olmuştu onlar için kahir
Devasa cesametteki topu sırtlamıştı Seyit Ali Onbaşı
Yiğit bayrağa müşabih; sitareydi gözü, hilaldi kaşı
Düşman bunu görse gözleriyle olurdu derhal şaşı
Tebdil etmişti bir anda aşk-ı vatan ile seyr-i savaşı
Anlaşılan odur ki düşman şanlı tarihimizden bihaber
Zira mukaddes düsturumuzdur: Ya istiklal, ya makber
Bizim için mevcut mudur bu düsturdan yüce rehber?
İlelebet sahibiyiz buraların, kanımızdır imza-yı muteber