her rüzgarda yeniden dokunacak bayrak
beyaz iplikler meydanda cesur
kırmızı iplikler meydanda parlak
gündüz yıldızı bu, her köşesinde bir can
vatan ay hilalinde kıvrılan nehir
tekleyen avucunda mavi başlı bir yılan
düşmanı hatırlatan zehrini esaretin
beklerken koyu gölge gittikçe kızaracak
yüzüne gün değmiş taze bir gelin gibi
bir rüyadan alarak rengini şehadetin
Üsküplü kara gecede izini örten çölü
kumlarından tutarak ayağa kaldırıyor
vatan avuçta durmaz her parmak bir mızraktır
kaç mızrakla açılır göklerin anahtarı
kaç devranla eksilir sulansın diye çınar
yer değişir alt ve üst, işler durmadan toprak
avucunda vatanı yeşerten neferlerin
haritalardan büyük tel örgülerden keskin
başını çevreleyen o iman dolu bulut
yağmur olup yağacak el çekse karanlıktan
“yer altında dünya var!”
“yer altında dünya var!”
ayak izlerinin çizdiği odalarda
tüneller diriltecek umudunu zaferin
zinciri kıran öfke siler yakınlığını
hafızanın ipini sallar durmadan beşik
bize bir rüzgar gerek essin meydan ağarsın
düşmanın eteğinden tutuşmuş bir dağ yansın
pamuğu çiçek bildik demirden yataklarda
gittikçe azalarak gittikçe kalabalık
zırh çıkardık etimizden korusun diye bizi
kuma yol versin parmak el olup bayrak tutsun
yer beğensin Cennetten o şerbete erişen

