Bir Tatil Lütfen!..

Himmet Dağlı
Himmet Dağlı

Kerli ferli ahvalimizi büsbütün geride bırakıp şöyle uzun bir yolculuğa çıksak, gide gide bir kara toprağın hududundan aşıp masmavi denize ulaşsak.

İşte deniz, işte neşe… Ruhumuzun uçsuz bucaksız halini hemen önümüz sıra seyretsek dursak. Az şey mi bu? Kıyıda, suyun azıcık berisinde deryanın ak köpüklerini çıplak ayaklarımızla yakalasak. Mesela öğleden sonra güneş kumsalda, çakıl taşlarında parlasa yaldır yaldır. Kimine griliği, kimine çivit mavisini, kimine de yeşilliğin bulanık rengini çalsa.

Başımız ileride, neden sonra ta ufkun bitiminde son huzmesini suya düşürüp kaybolmaya hazırlanırken seyretsek güneşimizi. Tüm aydınlığını peşi sıra sürüklerken bir başka güne kalsa umutlarımız. O değilden bir yel kopup gelse güneşin battığı yerden. Bu sefer ona sarılsak, ona emanet etsek hülyalarımızı. Isısını hâlâ bağrında saklayan ılık kumlar üzerinde, karanlığın bağrına saplanan hançer gibi, harı başına vuracak bir kamp ateşi yaksak. Pervaneler üşüşse yükselen yalımların etrafına. Denizin bağrından yollanan yelle birlikte cuş-u huruşa gelse alevler. Yorgun bedenimizde karmaşık zihnimizle -ruhumuzun ayakları sağlam basarak- biz gelsek keyfe keder yaşamlarımızdan bu tarafa doğru. Ateşin hararetinden göz bebeklerimize merhametin kıvılcımları düşse. Yıldızlar bu gece, kuyruğuna iliştirdiğimiz hüsnüniyetimizle her zamankinden daha parlak kayıp gitse ötelere. Ve bakışlarımız yeniden arza inse, takılsa hemen ileriden, ak köpüklerin içinden sıyrılıp gelen yavru bir yengece.. Gerimizden çıkıp gelse aynı ak köpüklere karışmaya can atan karetta karettalar. Bizler ortasında öylece kalakalsak tüm doğallığın. Şaşıp kalsak mesela o anki halimize. Kendimizi azıcık yadırgasak şu olup bitenin karşısında. Buraya dünya sürgünümüzü yaşamaya geldiğimizi belki kavrarız o vakit. İşte o lahza cümle hayvanatın, türlü nebatatın bizden ziyadesiyle buraya ait olduklarını idrak ederiz belki.

Gece, tüm haşmetiyle öteki güne dönse ayaza çalan kumların üzerindeyken ben. Gözlerim kapalı, zihnim hâlâ açıkken ruhum yakalasa uzaklardaki cırcır böceklerinin seslerini. Kulaklarımdan içeri beynimi tırmalasa bir deniz kuşunun yankısı. Ve ben uzandığım yerde gülsem kendi kendime bir deli niyetine. Sonra çocuk gibi ağlasam içli içli. Dalgaların sesini ninni yapıp derin uykuya dalarken neden sonra uykusuzluktan sızıp kalsam o hal üzere.

Düşlerin en zararsızına düşsem. Çocukluğumun en masum günlerinde takılı kalsam öylece. Hiç uyanmak istemesem düş olduğunu bildiğim düşümden. İki ağaç ortasına gerilmiş hamaktayken görsem kendimi az ileriden. Uzun uzun seyretsem kalsam. Kimseyi yaklaştırmasam yanı başıma.

Kocaman eller… Sarsıyor yorgun bedenimi, olanca tüm benliğimi.

Tepemde gün ışığından önce dikilmiş biri; kalk, diyor her sabahki gibi.

Kalk!.. İşe geç kaldın yine!..

 

Himmet Dağlı, Deneme, Edebiyat, Roman kategorilerinde eserler yazmış bir yazardır.Başlıca kitapları alfabetik sırayla; Yağmuru Beklerken, Çeşm-i Giryan Çeşminaz Üdebai Çaresaz olarak sayılabilir.