06.02.2023 Kahramanmaraş Depremi

Hilal Günaydın
Hilal Günaydın

                                                           06.02.2023 Kahramanmaraş Depremi

06.02.2023 Kahramanmaraş Earthquake

Hilal GÜNAYDIN

Mehmet  Emin Saraç AİHL

 

ÖZ

Gaziantep-Kahramanmaraş bölgesi, Türkiye’nin güneydoğusunda tektonik yönden aktif bir alanda yer almaktadır. Bölgede, maden ve taş ocakları yaygın bir şekilde bulunmaktadır. Bunlara ait işletmelerde malzeme temini için patlayıcılar kullanılmaktadır. Dolayısıyla bölgede sadece tektonik olaylar değil yapay kaynaklı patlatmalar da sismik istasyonlar tarafından kayıt edilebilmektedir. Geçtiğimiz günlerde bu riskli bölge 9 saat aralıklarla biri 7.7 biri 7.6 olmak üzere iki  ölümcül deprem meydana geldi. Makalede bu depremden, deprem bölgesinden, depremlerin oluşumundan ve Türkiye’nin tektonik yapısından bahsetmek üzere “Depremlerin Oluşumu”, “Türkiye’nin Tektonik Yapısı”, “Kahramanmaraş Depremi” ve “Kahramanmaraş’ın Tektonik Yapısı” olarak 4 ana başlığa ayrılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Deprem, tektonik, depremlerin oluşumu, fay hatları, deprem riski haritası, deprem bölgeleri, Kahramanmaraş, Kahramanmaraş depremi, Kahramanmaraş ve çevresi.

 

GİRİŞ

Üzerinde yaşadığımız yer kabuğu ya da diğer adıyla litosfer, dış biçimini ve iç yapısını sürekli olarak değiştiren canlı bir varlık gibidir. Hızlı veya yavaş olarak gelişen hareketleri içinde besler. Bizler, günlük yaşamımızda bu hareketliliğin ve değişikliğin büyük bir bölümünden haberdar olamayız. Bu hareketlerden bazıları insanlar tarafından dehşetle duyulan ve saniyelerle ölçülecek süreler içinde gelişen hızlı hareketlerdir. Bunları deprem olarak adlandırıyoruz. Yani yeryüzünde duyulan ve kökeni doğal nedenler olan yer sarsıntılarına deprem veya zelzele denir. Depremler, önce hafif bir sarsıntı ve yer içerisinden gelen top seslerini andıran gürültüler ile başlar, sarsıntı birden şiddetlenerek yüksek mertebeye çıkar ve en çok hasar yaptıktan sonra aniden yavaşlar, bir süre hafif sarsıntılar biçiminde devam eder ve sonunda duyulmaz olur. Dünya’nın en yeni ve en son konuğu olan insan, henüz yeryüzünde yokken de depremler oluyordu, ancak insanın yeryüzünde görülmesiyle birlikte deprem insanı ve eserlerini etkilemiş; zaman zaman can ve mal kaybına sebep olmuştur. Bu makalede de depremlerin nasıl oluştuğu ve ülkemizdeki 10 ili etkileyen 6 Şubat Kahramanmaraş depremi hakkında bilgiler bulunmaktadır.

 

DEPREMLERİN OLUŞUMU 

Dünyanın iç yapısı konusunda, jeolojik ve jeofizik çalışmalar sonucu elde edilen verilerin desteklediği bir yeryüzü modeli bulunmaktadır. Bu modele göre, yerkürenin dış kısmında yaklaşık 70-100 km kalınlığında oluşmuş bir taşküre (litosfer) vardır. Kıtalar ve okyanuslar litosfer içerisinde yer alır. Tüm jeolojik süreçler ve depremler Litosfer içerisinde meydana gelirler. Litosfer ile çekirdek arasında kalan ve kalınlığı 2.900 km olan kuşağa manto adı verilir. Mantonun altındaki çekirdeğin nikel-demir karışımından oluştuğu kabul edilmektedir.

Litosferin altında “Astenosfer” denilen yumuşak üst manto bulunmaktadır. Burada oluşan kuvvetler, özellikle konveksiyon akımları, nedeniyle litosfer parçalanmakta ve birçok “Levha” lara bölünmektedir. Üst mantoda oluşan konveksiyon akımları, çekirdekte meydana gelen radyoaktif parçalanmalar sonucu açığa çıkan yüksek ısı nedeniyle oluşmaktadır. Konveksiyon akımları yukarılara yükseldikçe litosferde gerilmelere ve daha sonra da zayıf zonların (bölgelerin) kırılmasıyla levhaların oluşmasına neden olmaktadır. 

İşte yerkabuğunu oluşturan levhaların birbirine sürtündükleri, birbirlerini sıkıştırdıkları, birbirlerinin üstüne çıktıkları ya da altına girdikleri bu levhaların sınırları dünyada depremlerin oldukları yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünyada meydana gelen depremlerin büyük çoğunluğu bu levhaların birbirlerini zorladıkları levha sınırlarında dar kuşaklar üzerinde gelişmektedir. 

Birbirlerini iten ya da diğerinin altına dalan iki levha arasında, harekete engel olan bir sürtünme kuvveti vardır. Bir levhanın hareket edebilmesi için bu sürtünme kuvvetinin giderilmesi gerekir. İtilmekte olan bir levha ile bir diğer levha arasında sürtünme kuvveti aşıldığı zaman bir hareket oluşur. Bu hareket çok kısa bir zaman biriminde gerçekleşir ve şok niteliğindedir. Sonunda çok uzaklara kadar yayılabilen deprem (sarsıntı) dalgaları ortaya çıkar. Bu dalgalar geçtiği ortamları sarsarak ve depremin oluş yönünden uzaklaştıkça enerjisi azalarak yayılır. Bu sırada yeryüzünde, bazen gözle görülebilen, kilometrelerce uzanabilen ve “fay” adı verilen kırıklar oluşabilir. Bu kırıklar bazen yeryüzünde gözlenemez, yüzey örtüsü ile kaplanmış olabilir.

Depremlerinin oluşumu “Elastik Sıçrama” (Elastic Rebound) teorisi ile açıklanır. Bu teoriye göre; herhangi bir noktada zamana bağımlı olarak yavaş yavaş oluşan birim deformasyon birikiminin elastik olarak depoladığı enerji, kritik bir değere eriştiğinde fay düzlemi boyunca var olan sürtünme kuvvetini yenerek, fay çizgisinin her iki tarafındaki kayaç bloklarının birbirine göreli hareketlerini oluşturmaktadır. Bu olay ani yer değiştirme hareketidir. Bu ani yer değiştirmeler ise; bir noktada biriken birim deformasyon enerjisinin açığa çıkması, boşalması, diğer bir deyişle mekanik enerjiye dönüşmesi ile ve sonuç olarak yer katmanlarının kırılma ve yırtılma hareketiyle olmaktadır.

Kayaların, önceden bir birim yer değiştirme birikimine uğramadan kırılmaları olanaksızdır. Bu birim yer değiştirme hareketlerini, hareketsiz görülen yer kabuğunda, üst mantoda oluşan konveksiyon akımları oluşturmakta, kayalar belirli bir deformasyona kadar dayanıklılık gösterebilmekte ve sonra da kırılmaktadır. İşte bu kırılmalar sonucu depremler oluşmaktadır. 

Depremler sismograf ile ölçülür. Bu olayları inceleyen bilim dalına da sismoloji denir. Depremin büyüklüğü Moment Magnitüd ölçeği (ya da eskiden kullanımda olan Richter ölçeği) ile belirlenir. Bu ölçeğe göre 3 ve altı büyüklükteki depremler genelde hissedilmezken 7 ve üstü büyüklükteki depremler yıkıcı olabilir. Sarsıntının şiddeti Mercalli şiddet ölçeği ile ölçülür. Depremin meydana geldiği noktanın derinliği de yıkım kuvveti üzerinde etkilidir, bu sebepten yeryüzüne yakın noktalarda gerçekleşen depremler daha çok hasara neden olmaktadır. Bazen yeryüzüne yakın bir noktada güçlü bir deprem gerçekleştiğinde tsunamiye sebep olabilir. Bu sarsıntılar ayrıca toprak kayması ve volkanik aktiviteleri de tetikleyebilir.

Genel olarak deprem sözcüğü herhangi bir sismik olayın ürettiği sismik dalgaları adlandırmak için kullanılır. Depremler genellikle kırıkların (fay hatları) çatlamasıyla oluşur. Bunun yanı sıra farklı oluş nedenleri olabilir. Bu oluş nedenlerine göre değişik türlerde olabilirler. Bunlar, levhaların hareketi sonucu oluşan “Tektonik Depremler”, volkanların püskürmesi sırasında meydana gelen “Volkanik Depremler”, yer altındaki boşlukların (mağara), kömür ocaklarında galerilerin, tuz ve jipsli arazilerde erime sonucu oluşan boşlukları tavan blokunun çökmesi ile oluşan “Çöküntü Depremler” olmak üzere 3’e ayrılır. Görsel 1.1’de Dünya üzerinde bulunan fay hatlarının ve aktif volkanların haritası verilmiştir.

 

                                                        

  Görsel 1.1 Dünya üzerinde bulunan fay hatlarının ve aktif volkanların haritası

 

 

 

TÜRKİYE’NİN TEKTONİK YAPISI

 

Yeryüzünde depreme daha hassas bölgeler vardır. Önceden kırılmış bölgeler, büyük yer altı boşlukları ve tuz kaynaklarının olduğu araziler bu hassas bölgeler arasındadır. Yurdumuzun büyük bir kısmı deprem tehlikesi altındadır. Yurdumuzu deprem tehlikesine göre 4 bölgeye ayırabiliriz. Buna göre, 4’üncü ve 5’inci derece deprem bölgesi tehlikenin en az olduğu bölgeler iken, 3’üncü derecede bu tehlike biraz daha fazladır. 2’nci derece deprem bölgelerinde deprem tehlikesi ise 3’üncü dereceden daha fazladır. Ancak, en fazla deprem riski taşıyan bölgeler 1’inci derece deprem bölgeleridir. Görsel 1.2’de Türkiye’de bu riskleri taşıyan bölgeler gösterilmiştir.

                                              Görsel 1.2 Türkiye deprem riski haritası

Aslında bu riskler fay hatlarına ve fay hatlarına olan yakınlığa göre belirlenmiştir. Türkiye arazisi konumundan dolayı yer kabuğunun çok hareketli olduğu alanlardan biridir. Güneyde yer alan Afrika levhası ve Arabistan levhası ve kuzeyde yer alan Avrasya levhası arasında kalmıştır. Bu levhalar arasında yer alan Anadolu karası sürekli sıkışmaktadır. Bu durum Türkiye arazisinde önemli ölçüde enerji birikmesine bu birikme de depremlere neden olmaktadır. Zira biriken bu enerji zaman zaman açığa çıkmaktadır. Ülkemizdeki birinci derecede deprem alanları, aynı zamanda faylara paralel olarak üç kuşak hâlinde uzanmaktadır.

 

Kuzey Anadolu fay kuşağı: Alp-Himalaya sismik kuşağı üzerinde yer aldığından bu tektonik kuşak üzerinde çok etkin bir bölge olarak uzanmaktadır. Kuzey Anadolu Fay Zonu dünyanın en aktif ve önemli fay zonu olup doğuda Karlıova ile batıda Mudurnu arasında doğu-batı doğrultusunda bir yay gibi uzanır. Uzunluğu yaklaşık 1200 km, genişliği ise 100 m. ile 10 km. arasında değişmektedir.

 

Doğu Anadolu fay kuşağı: Afrika kıtasının doğusunda başlayan bu fay hattı ülkemizde Hatay-Kahramanmaraş oluğu üzerinden Doğu Anadolu’ya uzanan fay hattıdır. Doğu Anadolu fay kuşağını oluşturan bu deprem bölgesi, Malatya ve Elazığ’dan geçerek Bingöl’e yakın bir yerde Kuzey Anadolu fayı ile kesişmektedir. 

 

Batı Anadolu fay alanı: Ege’nin kıyı kesimi ile Göller Yöresi’ni kapsayan bu bölgedeki fay hatları çoğunlukla doğu-batı doğrultusunda uzanan graben alanlarının sınırlarını izlemektedir.

 

Görsel 1.3’de bu fay hatları Türkiye haritası üzerinde gösterilmektedir.

Görsel 1.3 Türkiye fay hattı haritası

Bunlara bakılarak, Türkiye tektonik haritası ile deprem riski haritasının birbirlerine uyması ve ilkinin deprem haritasının esasını oluşturması doğal bir sonuç olduğu söylenebilir. Kırıkların sık ve zon oluşturduğu yerler birinci derecede önemli deprem alanlarını, daha az yoğun yerler ise, ikinci derecede zararlı deprem kuşaklarını teşkil ederler. Kırıklar arasında kalan fakat fay hatlarının bulunmadığı yerler ise, depremlerin zararsız ve çok hafif olduğu yerlerdir.

 

KUZEY ANADOLU DEPREM BÖLGESİ: Bu bölge içinde Kuzey Anadolu Deprem Kuşağı’nın büyük bir kısmı yer almaktadır. Batıda Çanakkale’den başlayıp, Türkiye’nin Deprem Bölgeleri doğuda Van Gölü’nün kuzeyinden İran’a ulaşır. En yıkıcı depremler bu kırık zonu üzerinde meydana gelmiştir. 1939 Erzincan depreminde 32968 kişi hayatını kaybetmiş, 116720 bina tamamen yıkılmıştır. Depremin şiddeti 10-11, magnitüdü ise 7.9 olarak saptanmıştır. 1944 Gerede depreminde 3959, 1956 Abant (Bolu) depreminde ise 52 kişi, 1999’da 30 saniye süren 7,2 büyüklüğündeki Düzce depreminde ise 894 kişi hayatını kaybetmiştir. Doğru atımlı ve sağ yönlü olan bu fay sistemi 1000 km’lik bir kuşak boyunca gözlenebilmektedir. 1939-1967 yılları arasında meydana gelen yatay kayma hareketlerinin toplam değeri 18 km olarak saptanmıştır.

 

EGE DEPREM BÖLGESİ: Neojen sonunda Ege Denizi’nin oluşum çöküşüyle meydana gelen dikey kırıklar Batı Anadolu’daki grabenlerin oluşmasında başlıca etkendir. Kuzeyden güneye doğru Edremit, Bakırçay, Gediz, Küçük Menderes, Büyük Menderes grabenleri bunlardandır. Aynı oluşum olayı teşekkül eden Muğla, Marmaris, Fethiye çukurları da bu grup içinde sayılabilir. Deprem bakımından hassas olan verimli toprakların bulunduğu ve yerleşimin yoğun olduğu bu bölgede çeşitli zam anlarda oluşan depremler büyük felaketlere sebep olmuşlardır. 1933 Çivril (Denizli) depreminde 20 kişi, 1944 Ayvalık (Balıkesir) depreminde 30 kişi, 1949 Karaburun (İzmir) depreminde de 7 kişi hayatını kaybetmiştir.

 

MARMARA BÖLGESİ: Bu bölge, tektonik özellikleri bakımından Ege’nin bir devamı niteliğini taşır. Birbirine paralel üç depresyon kuşağının bulunduğu yerler başlıca deprem sahalarıdır: Birincisi, İzmit-Tekirdağ depresyonudur. İzmit depresyonu, batıda Marmara Denizi’ni geçerek Tekirdağ’a kadar uzanır, doğuda ise, Kuzey Anadolu Tektonik kuşağına ulaşır. İkincisi ise, İzmit-Tekirdağ depresyonunun güneyindeki İznik Gölü-Gemlik depresyonudur. Bu çukur saha Marmara Denizi’nin güney sahilini içine alır. Üçüncüsü, Yenişehir-Bursa-Kuş Gölü (Manyas) depresyonudur ve bölgenin güneyindedir. Birbirine paralel bu üç depresyonda felaketlerle sonuçlanan depremler olmuştur. 1935’de Erdek (Balıkesir) depreminde 5 kişi, 1942 Bigadiç (Balıkesir) depreminde 23 kişi, yerel saatle 03:02’de merkez üssü Gölcük olan 7.4 büyüklüğündeki 45 saniye süren 1999 Gölcük (Kocaeli) depremindeyse 17 bin 118 kişi hayatını kaybetmiştir. Kocaeli depreminde 5 bine yakın kişi de yaralanmış ve 285.211 ev, 42.902 işyeri hasar görmüştür.

 

İÇ ANADOLU DEPREM BÖLGESİ: İç Anadolu’da Kızılırmak’ın içinde yer alan, metamorfik ve plütonit kayaçlardan oluşan Kırşehir Masifi birçok yerinden faylarla bloklara ayrılmıştır. Bloklar arasında kalan kısımlar ise, Neojen tortulları ile dolmuşlardır. İşte, fayların oluşturduğu bu zonlar İç Anadolu’nun başlıca deprem kuşaklarıdır. 1938 Kırşehir depremi böyle bir zon üzerinde meydana gelmiştir. Bu depremde 160 kişi hayatını kaybetmiş, 4066 bina yıkılmış ya da ağır hasar görmüştür. 1951 Kurşunlu (Çankırı) depreminde de 50 kişi ölmüştür. Ayrıca, Ankara’nın kuzeyinde, kuzeydoğu-güneybatı yönlü faylar, Kızılcahamam-Güdül-Ayaş ve Çamlıdere-Beypazarı yönünde birbirine paralel kırık zonları oluştururlar. İç Anadolu’da bir diğer fay zonu Tuz Gölü’nün batısında bulunmaktadır. Birbirine paralel uzanan kırıklar bir kuşak oluşturmuşlardır. 

 

GÜNEY DOĞU ANADOLU DEPREM BÖLGESİ: Bu bölgede başlıca iki deprem kuşağı vardır. Bunlardan biri kuzey-güney doğrultulu Doğu Afrika kırık kuşağının Antakya’dan dönerek bu bölgeye giren kısmı ve Van’a kadar ulaşarak oluşturduğu zondur. Diğeri ise, Arap masifinin, güneydoğu Toros kıvrım dağlarına yaslandığı yerdeki kırık zonudur. 1975 Lice (Diyarbakır) depremi, bu kırık kuşağı üzerinde meydana gelen depremlerden biridir. Bu sarsıntıda 2385 kişi hayatını kaybetmiş, 8149 bina yıkılmış ya da ağır hasar görmüştür.

 

DOĞU ANADOLU DEPREM BÖLGESİ: Doğu Anadolu, deprem riski fazla olan bölgelerimizden biridir. Kuzey Anadolu Deprem Kuşağı’nın Doğu Anadolu’daki devamı Erzincan-Erzurum’a kadar uzanır. Diğer yandan, bölgenin güneyinde yer alan Bitlis Masifinin kuzey kenarı boyunca var olan kırık zonu, Van Gölü havzası ve Muş çöküntü alanı ve çevresi zaman zaman depremlerin oluştuğu başlıca yörelerdir. 1924 Erzurum depreminde 60 kişi, 1926 Kars depreminde 355 kişi, 1939 Erzincan depreminde 32968 kişi, 1946 Varo (Muş) depreminde 839 kişi, 1966 Varto depreminde 2396 kişi, 1983 Erzurum-Kars depreminde ise 1155 kişi, 2011’de saat 13.40 sularında 7,2 büyüklüğündeki Van depreminde ise 60 kişi hayatını kaybetmiştir.

 

GÜNEY ANADOLU DEPREM BÖLGESİ: Güney Anadolu’da depreme hassas yöre Hatay bölgesidir. Doğu Afrika kırık sisteminin kuzey uzantısı olan ve Hatay’a ulaşan, sonra, önce kuzeye, ardından kuzeydoğuya saparak devam eden kırık zonu deprem olasılığının fazla olduğu yerlerdir. 1951 İskenderun depreminde 6 kişi hayatını kaybetmiştir. Diğer depreme duyarlı yöreler Mersin, Tarsus, Adana, Ceyhan ve Kozan çevreleridir. Bunlardan 1945 Ceyhan (Adana) depreminde 13 kişi, 1952 Ceyhan depreminde 10 kişi hayatını kaybetmiştir. 06.02.2023 tarihinde ise 04:17’de ve 13:24’de merkez üssü Pazarcık (Kahramanmaraş) ve Elbistan (Kahramanmaraş) olan 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde iki deprem meydana gelmiştir.

 

KAHRAMANMARAŞ DEPREMİ

 

06.02.2023 günü, Türkiye saati ile 04:17’de ve 13:24’de merkez üssü Pazarcık (Kahramanmaraş) ve Elbistan (Kahramanmaraş) olan 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde iki deprem meydana gelmiştir. 7.7 büyüklüğündeki deprem yerin 

Görsel 1.4 7.7 büyüklüğündeki depremin merkez üssüne en yakın Türkiye’deki yerleşim yerleri

8.6 km derinliğinde meydana gelirken 7.6 büyüklüğündeki deprem yerin 7 km derinliğinde meydana gelmiştir. Depremlerin en yakın yerleşim birimlerine olan uzaklıkları Görsel 1.4 ve Görsel 1.5’de verilmiştir. Ana şoktan itibaren 09.02.2023 saat: 16:00 a kadar geçen zamanda 1300 e yakın deprem kaydedilmiştir.

Görsel 1.5 7.6 büyüklüğündeki depremin merkez üssüne en yakın Türkiye’deki yerleşim yerleri

Depremin odak derinliği yaklaşık 5 km olup Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu, İç Anadolu ve Akdeniz Bölgelerini kapsayan geniş bir alanda hissedilmiştir.

 

Pazarcık depremi, sol yanal atımlı Doğu Anadolu Fay zonunun Narlı Fay Parçası (Segmenti) üzerinde oluştu. Bu büyük deprem bölgedeki diğer fayları önemli oranda etkileyerek üzerine gerilme aktarılan (tetiklenen) ve Doğu Anadolu Fayı’ndan ayrılan bir kol olan Çardak Fayı üzerinde Elbistan depremini oluşturdu. Bu iki fayın merkez üsleri arasında yaklaşık 90 kilometre kuş uçuşu mesafe bulunuyor. 

 

 

Büyük depremlerin kendilerinden daha küçük depremleri etkilemesi (tetiklemesi) Amerika’daki San Andreas Fayı, ülkemizdeki Kuzey Anadolu Fayı gibi faylarda daha önce belirlenmiş jeolojik bir olaydır. Tersi ise daha ender görülür, yani küçük depremler nadir olarak büyük depremleri tetikler. 12 Kasım 1999 Düzce depremi kendisinden üç ay önce oluşan 17 Ağustos 1999 Gölcük depremi tarafından tetiklenmişti. Öte yandan 26 Aralık 1939’da Erzincan’da gerçekleşen 7,9 büyüklüğündeki depremin batıda 20 Aralık 1942’de meydana gelen 7,1 şiddetindeki Erbaa-Niksar depremini, onun ise 26 Kasım 1943’de Tosya’daki 7,6 büyüklüğündeki depremi tetiklediği biliniyor. Bu tetiklemenin ise 1 Şubat 1944’de Bolu–Gerede’de 7,3 büyüklüğünde, 26 Mayıs 1957’de Abant’ta 7 şiddetinde ve 22 Temmuz 1967’de Mudurnu’da 7,1 şiddetinde ve nihayet 17 Ağustos 1999’da Gölcük’te 7,4 şiddetinde depremlerle batıya doğru sürüldüğü bilimsel verilerle ortadadır. Maraş depreminin bunlardan en önemli farkı ana ve tetiklenen iki deprem arasındaki sürenin 9 saat gibi kısa bir süre olmasıdır. Diğer yandan yukarıda verilen örnekte tetikleme, ana fay zonu üzerinde her bir fay parçasının birbirini tetiklemesiyle oluşurken Maraş örneğinde ilk deprem ana fay zonunda, tetiklenen deprem ise ana koldan ayrılan bir tali kol üzerinde gerçekleşti. Depremlerin merkez üsleri Görsel 1.6’da iki farklı renkle gösteriliyor.

Görsel 1.6 Türkiye Diri Fay Haritası üzerinde Mw=7.7 (kırmızı) ve Mw=7.6 (mor) depremlerin merkez üstleridir. Kırmızı çizgiler diri fayları gösterir.

İkinci depremin en şiddetli olduğu alanın ilk depremin en şiddetli olduğu yerleri de kapsadığı görülüyor. Bu durum bu kapsama alanı içerisindeki yerleşimlerin her iki depremden de şiddetli olarak etkilendiklerini gösteriyor. Depremden en fazla hasar alan yerlerden biri olan Adıyaman’ın durumu olasılıkla bu tekrarlayan depremlerin bir sonucudur. İkinci depremin etkisinin depremde en fazla hasar alan yerleşim olan Antakya’ya gelene kadar düştüğü görülüyor. Bu durumda ikinci depremin Hatay’daki etkisinin ancak ilk depremde hasar görmüş yapılar üzerinde olması beklenir. Depremde hasar gören yerleşimlerden en zayıf zemin üzerinde oturan Antakya’dır. Antakya’nın depremden çok etkilenmiş olmasında ise ilk depremin ve bu deprem esnasındaki zemin büyütmesinin önemli oranda etkili olduğu söylenebilir.

 

Maraş depremi, cumhuriyet tarihimizin en büyük depremi olan 7,9 veya 8 büyüklüğünde olan daha önce bahsedilen 1939 Erzincan yıkıcı depreminden biraz daha küçüktür. Erzincan depremi can kaybı açısından 20. yüzyılın depremleri arasında 8. sırayı alıyor. Maraş depreminde art arda iki büyük sarsıntı meydana geldi. 75 saniye kadar süren birinci depremde hasar gören binaların, 25 saniye kadar süren ikinci depremde yıkılmaları ya da hasarlarının artması, ülke nüfusunun 86 milyon olduğu bir dönemde 13,5 milyon nüfusun yaşadığı 10 ili kapsayan bir bölgede meydana gelmesi ve çok katlı, bina yönetmeliklerine aykırılıklar taşıyan yapıları etkilemesi nedeniyle Erzincan depreminden farklılıklar gösteriyor. Bu deprem zayıf zeminin de etkisi ile daha ağır bir yıkıma neden oldu. Depremlerin yarattığı yer ivmesi, depremin şiddeti ve yapılara etkisinin ölçülmesinde en önemli parametredir. Maraş depreminde ölçülen 0.7 g üzerinde yer ivmesi ve 2 g üzerindeki spektral ivmeler depremin tahmin edilenin çok üzerinde bir şiddeti olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

 

Dünyada her yıl ortalama 10 ila 18 adet 7 ila 8 arası büyüklükte deprem oluyor. 2023 yılında Maraş depremleri de bu sıralamanın içinde yer alıyor. Maraş depremi 21. yüzyılda oluşan en büyük depremler arasında 2004 Endonezya (227 bin can kaybı), 2010 Haiti depremi (220 bin can kaybı), 2008 Sichuan depremi (87 bin can kaybı), 2005 Keşmir (87 bin can kaybı) depremlerinin ardından beşinci sıradadır. Dünya çapında 2023’ün ise en ölümcül ve en büyük depremi, ülkemizde Kahramanmaraş depremi olarak bildiğimiz Dünya’da ise Türkiye-Suriye depremi olarak adlandırılan deprem olmuştur. Aynı zamanda dünya çapında en maliyetli 3’üncü depremdir.

 

Bu büyük ve ölümcül deprem sonucu 11.03.2023 tarihinde AFAD Başkanı Yunus Sezer’in yaptığı açıklamaya göre, can kaybının 47 bin 975’e yükselmiştir. Hayatını kaybedenlerin 6278’inin yabancı uyruklu olduğu bilinmektedir. 3954 arama kurtarma personelinin enkaz çalışmalarına refakat etmekte ve insani yardım çalışmalarına katılmaktadır. Bölgede çadırkent ve konyteynerlerde kalan vatandaş sayısının 1 milyon 800 bin civarındadır. Kaya düşmesi, heyelan riskine karşın 110 köy tahliye edilmiş, 34 köyde de ıslah çalışmaları yapılmıştır.

 

Artçı Depremler

Artçı deprem, ana depremden sonra meydana gelen depremdir. Ana depremle birlikte yerinden oynayan levhalar birbirinin üzerinden geçerek yeni bir şekil alır. Ancak bazen bu yerleşme hareketi tek bir seferde olmaz ve levhalar birkaç kere daha hareket eder; işte bu sırada da artçı depremler meydana gelir. Artçı sarsıntılar, ana depremin hissedildiği merkezde gerçekleşir; ancak büyüklüğü daha düşüktür. Buna rağmen ana depremin zayıflattığı yapıların yıkılmasına neden olarak, daha fazla yıkıma neden olabilir.

 

 

6 Şubat 2023 sabaha karşın 04:17 saatinde Kandilli Rasathanesi verilerine göre Gaziantep Şehit Kamil’de gerçekleşen 7.7 büyüklüklü depremden 10 dakika sonra yaklaşık 27 km batısında 6.6 büyüklüğünde artçı özelliği gösteren bir deprem daha gerçekleşmiştir. Ayrıca 6 Şubat 2023’te 13:24 saatinde 7.5 büyüklüğünde gerçekleşen ikinci depremden yaklaşık 11 dakika sonra merkez üssünün 52 km kuzeydoğusunda 6.0 büyüklüğünde artçı niteliği taşıyan bir deprem gerçekleşmiştir. Artçı depremlerin büyüklükleri de binalardaki hasar düzeyinin artmasına neden olmuştur. Kandilli Rasathanesi verilerine göre 8 Şubat 2023 günü saat 13:00’a kadar 1137 adet deprem gerçekleşmiştir. Bunların tamamına yakını artçı deprem olup ilgili zaman aralığında büyüklüğü 4.0 ve üzeri olan deprem sayısı 234’tür. Görsel 1.7’de grafiği verilmiştir.

  Görsel 1.7 Artçı depremler büyüklük dağılımı

KAHRAMANMARAŞ’IN TEKTONİK YAPISI

10.03.2022’de yazılan bir yazıda “Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Deprem Araştırma ve Risk Merkezi Müdürü, Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Alican Kop, şehir merkezi içerisinden 28 kilometrelik bir fay zonunun geçtiğini ve 509 yıldır enerji biriktiren Gölbaşı-Türkoğlu Segmentine çok yakın olduğunu hatırlatarak, Kahramanmaraş kentinin deprem açısından çok riskli bir bölge olduğunu vurguladı.

 

1-7 Mart Deprem Haftası nedeniyle değerlendirmelerde bulunan KSÜ Deprem Araştırma ve Risk Merkezi Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Alican Kop, Kahramanmaraş’ın deprem açısından ne kadar riskli olduğunu yaptıkları bilimsel çalışmalar ışığında açıkladı.

Türkiye’nin depremsellik açısından en riskli bölgelerinin en başında gelen Kahramanmaraş’ı tehdit eden iki deprem kaynağının olduğunu belirten Dr. Öğretim Üyesi Alican Kop, bunlardan birincisinin Gölbaşı-Türkoğlu segmenti diğerinin ise şehrin içerisinden geçen 28 kilometrelik fay hattının olduğunu söyledi.

 

Doğu Anadolu Fay Hattı’nın 5 parçasından 1’i olan Gölbaşı-Türkoğlu segmentinin 509 yıldır enerji biriktirdiğini vurgulayan Dr. öğretim Üyesi Kop, her an segmentin kırılabileceğini ve kırıldığı zamanda 7 civarında bir deprem oluşturabileceğini ifade etti.

Kahramanmaraş şehir merkezinin içerisinden geçen Kahramanmaraş Fay Zonu’nu incelendiklerini belirten Kop, aldıkları örneklerin yaşlandırılması sonucunda, fay zonun kaç yılda bir ve en son ne zaman deprem ürettiğinin belirleneceğini kaydetti.”  Deniyor ve bu risklerin tekrardan belirtilip araştırılmasından yaklaşık 1 yıl sonra büyüklüğü 7 civarlarında olan Kahramanmaraş Depremi gerçekleşiyor. 

 

KSÜ Deprem Araştırma ve Risk Merkezi Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Alican Kop, konuyla ilgili şunları da ekliyor: “Depremleri bu coğrafyada sürekli yaşayacağız, yaşamama gibi bir şansımız yok. Şimdi Kahramanmaraş’ın depremselliğine baktığımız zaman Kahramanmaraş, Türkiye’de deprem açısında en riskli illerin en başında geliyor. Bu nedenle de birçok projede Kahramanmaraş pilot bölge olarak seçiliyor. Kahramanmaraş’ta deprem riskinin yüksek olmasının iki nedeni var. Bunlardan birincisi: Doğu Anadolu Fayı’nın Gölbaş ile Türkoğlu arasından geçen bölümü. Bu segmente Gölbaşı-Türkoğlu adını veriyoruz. Bu segment şehir merkezine yaklaşık 15-16 kilometre uzaklıktan geçiyor.”

 

“Bu segment her an 7 ve civarında bir deprem üretebilir”

Bu tahminlerin yapılabilmesi bölgenin tektonik yapısı ile ilgilidir. Kahramanmaraş bölgesi de birçok fay hattı barındırdığından riskli bir bölge olmuştur.

 

Kahramanmaraş ve çevresi, Akdeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin birbirine en çok yaklaştığı yerdir. Kahramanmaraş, Akdeniz Bölgesi Adana Bölümü’nün kuzeydoğusunda yer alır. Kahramanmaraş şehri ise, Ahır Dağı kütlesinin güneyinde, kendi adı verilen ovanın kuzey kenarında, deniz seviyesinden 500 – 800 m. yükseltide kurulmuştur. Kahramanmaraş ve yakın çevresi morfotektonik açıdan Anadolu Levhası ile Arabistan Levhası 5nm çarpışma etkilerini yansıtır. Anadolu Levhası ile Arabistan Levhası’nın çarpışma sınırının hemen güneyinde bir “Kenar Önülke Havzası” içinde yer alan Kahramanmaraş, bu çarpışma sonucunda oluşan ve Türkiye tektoniğinde önemli bir yere sahip olan Doğu Anadolu Fayı ile Ölü Deniz Fayı’nın etkisi altındadır. Genel çerçevesi ile Kahramanmaraş ve yakın çevresindeki aktif fayların oluşum ve gelişimlerini Türkiye’nin tektonik evrimi içinde ele alıp değerlendirmek gerekir. Ülkemiz; Kuzey Anadolu Fayı, Doğu Anadolu Fayı, Doğu Anadolu Sıkışma Bölgesi, Ege Graben Sistemi ve Helenik-Kıbrıs Yayı gibi sismik açıdan oldukça aktif ana tektonik birliklerden oluşur. Bu tektonik birlikler, bölgedeki levhaların mantodaki konveksiyon hareketlerine bağlı yer değiştirmeleri sonucunda oluşmuştur. Bölgede bulunan fay hatları Görsel 1.8’de gösterilmiştir.

Görsel 1.8 Kahramanmaraş bölgesinde bulunan fay hatları

Cornell Üniversitesinde misafir olarak çalışan Dünya ve Atmosfer Bilimleri Yardımcı Profesörü Judith Hubbard, Twitter’da şöyle aktarıyor: “GPS, Doğu Anadolu Fay Hattı boyunca blokların her yıl birbirlerine göre yaklaşık 15 milimetre kadar hareket ettiğini gösteriyor. Bu hareket, fay hattı boyunca yer kabuğunu geriyor. 7,8 büyüklüğündeki bir deprem, ortalama 5 metre kaydırma yapabilir. Dolayısıyla pazartesi günkü deprem, yaklaşık 300 yıldır yavaş yavaş gerçekleşen bir gerilmenin sonucu.”


Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası’na (Görsel 1.2) göre Kahramanmaraş birinci derecede deprem bölgesinde yer alır. Bu yüzden Kahramanmaraş ve yakın çevresinde olası bir depremde zararların en az düzeyde olmasını sağlamanın ön şartı, mevcut deprem tehlikesinin olabildiğince doğru olarak belirlenmesi ve buna göre tedbirlerin alınmasıdır. Bunun için Kahramanmaraş’ın hemen güneyinden geçen Doğu Anadolu Fayı ile Ölü Deniz Fayı üzerindeki segmentlerin ayırt edilmesi ve en önemlisi de önümüzdeki yıllar içerisinde, henüz kırılmamış ve gelecekte önemli deprem potansiyellerine sahip olan muhtemel sismik boşlukların, tarihsel ve aletsel dönemlerde yüzey kırığı oluşturmuş, yıkıcı depremlerin dağılım ve karakterleri incelenerek belirlenmesidir. Aktif büyük fay hatları boyunca uzun süredir depremlerin olmadığı kısımlar, gelecekte deprem oluşturma potansiyeli yüksek olan yerler olarak tanımlanmakta ve bunlar “sismik boşluklar” şeklinde yorumlanmaktadır. Ancak sismik kuşakta büyük depremlerin artçı şoklarının yayıldığı bölgelerin harita üzerine işaretlenmesi sonucu, arada yer alan boşlukların hepsinde gelecekte deprem olacak diye kesin bir ifade kullanmak doğru değildir. Çünkü bu kuşakların bazı kesimlerinde sismik kayma sonucu sürekli deformasyon boşalımı olabilir ve çok sık mikro depremler oluşurken büyük magnitüdlü depremler oluşturmazlar. Bunlar, fayların krip gösterdiği segmentleri olarak bilinir. Bazı durumlarda da büyük deprem oluşmadan önce, büyük depremin odak bölgesinden uzakta yer alan bölgelerde yoğun mikro deprem etkinliği görülür. Bu durum büyük bir depremden önce odak bölgesindeki bir çeşit haberci olaylara işaret eder ki, bunlar “zamansal boşluklar” (temporal gap) olarak yorumlanır.


Depremin bu kadar ölümcül olmasının diğer sebepleri de binaların sağlamlığı ve depremin gün içinde meydana geldiği zaman. Deprem sabahın erken saatlerinde yaşandığından, insanlar çoğunlukla uyku halindeydi ve birçoğu depreme yeterince dayanıklı olmadığı için çöken binalardan kaçma şansları pek yoktu. Yine de deprem anında, sonrasında ne yapmamız gerektiğini, deprem çantası hazırlamayı AFAD gibi güvenilir yerlerden öğrenmemiz gerek. Görsel 1.9’da Kahramanmaraş depreminin etkilediği alan gösterilmektedir.

Görsel 1.9 Kahramanmaraş depreminin etkilediği iller

KAYNAKÇA

https://deprem.aku.edu.tr/depremlerin-olusumu-ve-turleri/

https://tr.wikipedia.org/wiki/Deprem

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/715758

https://obs.hkmo.org.tr/show-media/resimler/ekler/TD92_54dda4b1ba34c6f_ek.pdf

http://imranli.gov.tr/deprem-nedir-deprem-klavuzu

http://cografyaharita.com/haritalarim/1fdunya-tektonik-haritasi1.png

http://cografyaharita.com/turkiye-dogal-afet-haritalari.html

http://www.suleymansen.com/?pnum=504&pt=T%C3%BCrkiye+Tektonizmas%C4%B1

https://www.imo.org.tr/Eklenti/6790,3-bolum-turkiyenin-tektonik-yapisipdf.pdf?0#:~:text=3.1.,T%C3%9CRK%C4%B0YE’%20N%C4%B0N%20TEKTON%C4%B0%C4%9E%C4%B0&text=Topo%C4%9Frafik%20olarak%20iki%20da%C4%9F%20silsilesi,olan%20Anadolu%20Platosu%20yer%20almaktad%C4%B1r.

http://tucaum.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/280/2015/08/tucaum2_3.pdf

https://www.trthaber.com/haber/turkiye/turkiyede-gerceklesen-buyuk-depremler-561205.html

https://deprem.afad.gov.tr/assets/pdf/Kahramanmaras%20%20Depremleri_%20On%20Degerlendirme%20Raporu.pdf

https://turkonfed.org/Files/ContentFile/turkonfed2023kahramanmarasdepremiafetdurumraporu021023-4718.pdf

https://www.aa.com.tr/tr/analiz/3-soruda-kahramanmaras-depreminin-kendine-has-ozellikleri/2818919

https://www.bloomberght.com/turkonfed-raporu-depremlerin-mali-hasarinin-84-1-milyar-dolar-olmasi-bekleniyor-2325161

https://tr.wikipedia.org/wiki/21._y%C3%BCzy%C4%B1l_depremlerinin_listeleri

https://tr.wikipedia.org/wiki/Art%C3%A7%C4%B1_deprem

https://www.haberturk.com/artci-depremler-neden-olur-ne-kadar-surer-hangileri-artci-depremdir-3564789/3

https://www.ksu.edu.tr/default.aspx?DId=64516

https://www.bbc.com/turkce/live/64533110#:~:text=Son%20dakikaAFAD%3A%20Kahramanmara%C5%9F%20depremlerinde,47%20bin%20975’e%20y%C3%BCkseldi&text=AFAD%20Ba%C5%9Fkan%C4%B1%20Yunus%20Sezer%2C%206,inin%20yabanc%C4%B1%20uyruklu%20oldu%C4%9Funu%20s%C3%B6yledi.

https://popsci.com.tr/kahramanmaras-depremi-neden-bu-kadar-olumculdu/

Öğrenci/Mehmet Emin Saraç Anadolu İmam Hatip Lisesi