Sadık Dost

Efe Ünlüer
Efe Ünlüer

            Günlerden soğuk bir kış günüydü. Dışarıda lapa lapa kar yağıyordu. Kar, okulları tatil bizleri de mutlu etti. Kazağımı giydim, elime kahvemi alıp dışarıyı izlemeye başladım. Kar görmeyeli uzun zaman olmuştu. Her yer beyaz bir battaniye gibi karla kaplanmıştı. Kışı bildim bileli her zaman sevdim. Eskiden kışın ailecek oyunlar oynar, filmler izlerdik. Dışarı çıkıp kardan adam yapardık. Kartopu savaşları yapardık. Artık bunların hiçbiri yoktu. Çünkü herkes çeşitli yerlere dağılmıştı. Arkadaşlarım, ailem… Hepsi ama hepsi …. 


             Dünya bizi değiştiriyor, biz de dünyanın bu haline ayak uydurup değişiyorduk. Farklı yerlere dağıldık. Çok sevdiğim bir söz vardır: “İnsan on altı yaşındayken dünyayı değiştireceğini düşünür. On sekiz olduğunda düşünceleri sert bir kayaya çarpar. Yirmi yaşına geldiğinde hiçbir şeyi değiştiremeyeceğini anlar. Yirmi beş yaşına geldiğinde ise dünyanın onu değiştirdiğini fark eder. Ve insan yirmi beş yaşında ölür, yetmiş beş yaşında gömülür.” Biz de yirmi beş yaşımıza gelmiş dünyanın bizi değiştirdiğini fark etmiş ama gömülmemek için direnenlerdendik. 


        Bunları düşünürken pencere tarafından bir ses gelmeye başladı. Ben de sesin olduğu yöne doğru yürümeye başladım. Gözlerime inanamıyordum. Camdaki kuş oydu. Evet evet oydu. Yıllar önce aynı böyle bir kış gününde tanıştığım, evime aldığım, beslediğim ama bir daha asla göremeyeceğimi sandığım mavi tüylü Maviş’ti camdaki. Birkaç kere gözlerimi kırptım açtım. Yanlış değildi. Gözlerimin gördüğü gerçekti.  Cama baktığımda küçük bir kuş, gagasıyla cama vuruyordu. Yıllar önce aynı böyle bir kış gününde evime almıştım Maviş’i. Ben de hemen camı açıp kuşu içeri aldım. Kuşu elimde ısıtmaya başladım. Isıttıktan sonra evin içinde serbest bıraktım. Kuş yalnızlığıma ortak olmuş, yoldaşım olmuştu. Kış boyunca onu evde besledim, büyüttüm. Yalnızlığımda en sadık dostum oluvermişti. Yaz geldiğinde kuşumu gökyüzüne bıraktım. Çünkü kuşların evleri gökyüzüdür. En yakın dostum olmasına rağmen yalnızlığımı başka şeylerle gidermeliydim. Kitaplarla belki de. O günden sonra kitaplardı en yakın dostum. Ama şimdi eski dostum camda bana bakıyordu. Evini, dostunu, mazisini unutmamış, evimize geri dönmüştü. Aldım onu içeriye yine sevdim, besledim, öptüm. Canım Maviş’im, yolumuz yine kesişti. Yine birbirimizi bulabildik. Onunla kavuşmak mutluluğuma mutluluk kattı. 

 

         Karlar eriyip çiçekler açtığında yine Maviş’imi gökyüzüne, ait olduğu yere bıraktım. Özgürlüğün tadını çıkarırken ona özlemle ve sevgiyle bakıyordum. Biliyordum gelecekti. Yine bir gün camımı tıklatacak, kendini hatırlatacaktı. Ben de her kar yağdığında onu hatırlayacak, acaba şimdi nerededir diye düşünecektim.

Öğrenci / Özel Vizyon Koleji