“Heeey! Sessiz olun!” dedi Ahsen.
“Şşşşt! Sessiz olursanız bedene çıkarız.” diye bağırdım ben de.
Herkes anında sessiz oldu.
“Peki, kim öğretmene dışarı çıkalım diyecek?” dedim.
Ayşe:
-Kızlardan biri desin!
-Neden hep kız oluyor? diye sordum.
Ayşe:
-Çünkü kızlar daha uslu.
Sınıfça Hüma’nın söylemesini kararlaştırdık. Artık herkes sessizce öğretmenin gelmesini beklemeye başladı.
Bir süre sonra öğretmen geldi. Herkes aynı anda:
-Hoş geldiniz öğretmenim.
Öğretmenimiz yerine geçti. Hüma söze başladı:
-Öğretmenim bahçeye çıkabilir miyiz?
Öğretmen:
-Dışarısı çok soğuk, dediği an “Ama öğretmenim…” diye bir uğultu koptu. Öğretmen koridor camına bakıp geldikten sonra;
-Hadi tamam! Topu alın, çıkalım! deyince herkes bir ağızdan:
-Yaşasın! dedi.
Topu alıp bahçeye çıktık. Kerem, bizi yanına çağırıp takımları kurmaya başladı ve maça başladık. İlk dakikalarda çok koşturdum. Kendimi öyle hırpaladım ki şut çekemez, pas veremez hâle geldim. Derken Süleyman savunma arkasına çok güzel bir ara pası attı. Bu topa yetişmeliydim. Artık son enerjimi de harcayıp topa doğru koştum, topu aldım. Şimdi sadece şut çekmek kalmıştı. Kendimi hazırlayıp tam doksana falsolu bir şut atacaktım ki arkamdan Kerem anlık refleksiyle kayarak ayaklarımı yerden kesti.
Resmen havada uçarak yere çakılmıştım. Ellerim, dizlerim, bacaklarım, yüzüm ve tüm vücudum acıyordu, yanıyordu, sızlıyordu. Artık ne derseniz… Öğretmenim durumu gördü ve koşarak yanıma geldi. Dizim kanıyordu. Hemen beni kucaklayıp öğretmenler odasına götürdü. İlk yardım çantasını alıp dizime pansuman yaptı. Artık iyiydim ama biraz acıyordu. Öğretmenimin kaygılı bakışlarına
-Bir şey olmaz! diyerek karşılık verdim
Sonra öğretmenim beni sınıfa götürdü. Sırama oturdum ve ayaklarımı uzattım. Artık rahattım. Öğretmenime ilgisi için çok teşekkür ettim. Öğretmenim:
-Öğretmenler bu günler için vardır Taha’cım; Öğretmenlerin tek istediği şey öğrencilerin iyi olmasıdır. dedi.
Ve ben o sözü hiç unutmadım ve hiç unutmayacağım.