Merhamet

Zübeyde Avcı Ankaralı
Zübeyde Avcı Ankaralı

Üzülüyor muyuz? Hayır! “Üzüntünün kendisi” olan birer beden oldu kalanlarımız. Bu hâlimize başka isim verilmeli. Zira nefsi ön plana çıkaran, insanı aşağı çeken bir üzüntü değil bahsettiğimiz. Bu; bir diğeri için, bütün için, temiz bir kalpte barınabilecek bir üzüntü ve acı, yani merhamet. Merhamet sözcüğünü TDK: “Bir kimsenin veya bir başka canlının karşılaştığı kötü durumdan dolayı duyulan üzüntü, acıma.” olarak tanımlıyor. Günümüz meşgalesiyle merhameti sıkça ruhumuza bürüyüp onun içimizi ısıtmasına fırsat veremiyoruz. Merhameti duyacak, merhametle bakacak zamanı bulamamak ne büyük kayıp. Hâl böyle olunca merhamet, sadece dağarcığımızda tuttuğumuz kelimelerden bir kelime olabiliyor. Son günlerde, depremle birlikte, fert fert hiç olmadığı kadar sözcüklerin ötesinde bir kavrayış, anlayış ve vakıf olma ile merhamete derhal yakin olduk.

 

Bazılarımız depremden gece saatlerinde, bazılarımız günün sabahında haberdar oldu. İlk şok, ilk dehşet; hemen sonrasında peş peşe gelen kahredici haberler… Şahit olageldiğimiz; belki de gördüğümüz görebildiğimiz en büyük afet!  İlk gelen görüntülerle sıcak evimizde üşüdük. Bir yerimiz kanamadı ama acılandık. Yanan canları gördükçe çaresizlik vurdu ensemizden. Her yıkılan binanın tozu yere inmeden yüreğimizi sarıp sıktı; boğazımıza düğüm, gözümüze yaş oldu. Merhametle akan yaş silmez mi acıları? O yaş gözde kalmaz, eylemle yeşerirse siler elbet. Öyle de oldu, oluyor.

İlkin arama kurtarma ekiplerimiz yollara revan oldular. İsimsiz nice kahraman canı pahasına can aradı kurtaracak. Bazen göçük altından gelen bir sesle sevince boğuldular acının ayazında. Çaresizlik her birimizin yüzünden okunduğu gibi bazen onların da yüzüne değdi.  Adı üstünde “gönüllü”ydü onlar. Gönlünü ortaya koyan vazgeçer mi? Vazgeçmediler. İşte bu inançla saatler hatta günler sonra müjdeler peyderpey yansıdı ekranlarımıza.  12. Saatte gelen müjdeli haber… 20. saatte gelen müjdeli haber… 65. Saatte gelen müjdeli haber… 108. saatte gelen müjdeli haber… 129. saatte gelen müjdeli haber…  Şükür, dedik. Şükürler…  Gönüllülerimize ilk dua afetzedelerin dudaklarından; sonra bizden, hepimizden yükseldi semaya. Bazı kurtarma ekiplerini büyük müjdeli resmin bir karesinde gördük, bazılarının ne adı ne siması ulaştı bize. Onların isimleri, resimleri başka arşivlere kaydoldu yaldızlı harflerle.

Biz, birlik beraberlikle nice büyük zorlukların üstesinden gelmiş bir millet olduğumuzu hep bildik. Genlerimize işlenmiş diğerkâmlık, dayanışma ve gayret günü gelince nasıl da hâl oldu göründü üzerimizde.  Hiç geri durmadı tek bir fert. Afet bölgelerimize yiyecek, giyecek, battaniye yardımları adeta yağdı. Aileler; Allah’tan fetihlerle, dualarla göçüğün eziciliğine kalkan oluşturmayı diledi. Çocuklar yardım kolilerine en sevdikleri oyuncaklarını kattılar. Koli üzerine çizilen resimler, sevgi ile yazılmış teselli satırları pek tabii unutulmamalı. İnsan büyük olmaz; yürektir büyük olan. Sarsıntı ile göçükle minik bedeni hırpalanan arkadaşlarının duygularına çekidüzen vermek isteyen nice çocuğa şahit olduk. Uzaklardan da olsa ellerinde telefon, ihtiyaç sahibi ile sahadaki yardım kuruluşlarını irtibatlandıran nice aile, nice genç tanıdık bu süreçte. Göçük altında kazı yapar gibi özenli, teyitli akan bilgiler hayat oldu depremzedelerimize.

 

Şimdilerde, depremzede öğrencilerimiz için kitap kampanyaları düzenleyen yayınevlerini duyar olduk. Çorbada tuzu olmayan kalmadı sanki. Kalmasın tabii. Merhametten nasip almayan insanlıktan nasipli midir ki? Değildir! Ne diyor Allah Rasulü: “İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez.” (Buhârî, Tevhid, 2)

WhatsApp Image 2023-02-14 at 08.26.44

Hayvan deyip geçeriz. Sahibini bulduran, enkaz başında sahibinden haber bekleyen hayvanlar içimizi ısıtmadı mı? Hele yorgun ve yaralı ayaklarına geçirilen bandajlarla görevlerine devam eden arama kurtarma köpekleri, bunlar kahraman değil de ne? Merhamet, ete kemiğe bürünmüş her canlıya değer katıyor ve onu yüceltiyor. 


Devletimizin tüm kurum ve kuruluşları, Sivil Toplum Kuruluşları, özel kurumlar ve dost devletler tek yürek tek bilek asrın felaketinin açtığı yarayı birlikte sarıyoruz. Hepsinin, hepimizin hareket noktası merhamet.

“Reis Bey: İnsandaki kötülük iktidarını döve döve pekiştirmek yerine, hohlaya hohlaya yumuşatmak. Merhamet! Hava gibi, su gibi muhtaç olduğumuz iksir… Baş aşağı bir cemiyeti, baş yukarı edecek bir kudret.” Necip Fazıl KISAKÜREK/Reis Bey

Türkçe Öğretmeni/Başakşehir Millî Eğitim Müdürlüğü