İnsan, hayatı boyunca farkında olmasa dahi hatalar yapar. Bu hataların karşı taraftaki yansıması ise çoğu zaman hayal kırıklığı ve affedememe durumudur. Ancak affedememek kişinin dünyasında bazı çatışmalara yol açar.
Aslında affedememek, insanın bir nevi kendisiyle olan mücadelesidir ve bu mücadelede her hâlükârda insanın kendisi zarar görür. Çünkü affedememek, kişinin yaşamında kin ve öfke duygusunun artmasını tetikler. Zamanla biriken bu duygular, kişide mental olarak yorulmalarla birlikte insanlara güvenememe gibi sorunlar oluşturur. Dolayısıyla en ufak kırılmalar dahi kişide büyük sarsıntılar meydana getirebilir. Bu durum, insanlar arasındaki iletişimin oldukça kopuk olmasına ya da saf dışı kalmasına dolayısıyla kişinin istemediği kadar problemle mücadele etmesine yol açar. Bu hususta şöyle bir örnek vermek isterim: Bir torbaya hoşlanmadığınız durum ve kişilerin sayısınca taş koyduğunuzu düşünün ve bütün gününüzü onları sırtınızda taşıyarak geçirdiğinizi. Gün sonlanmadan şikâyet etmeye başlar ve taşların sizi yaraladığını söylersiniz değil mi? Tıpkı bunun gibi kişinin affetmediği şeyler, gün geçtikçe daha da ağırlaşarak kişiye yalnızca yük olur ve zarar verir. Affetmek ise kişinin ruhsal olgunluğunu olumlu yönde etkiler ve kişinin travmatik olaylara dahi sağlıklı bir gözle bakmasını sağlar.
Sonuç olarak, insanların birbirleriyle olan ilişkilerinde affedebilme olgusu, karşı taraftan çok kişinin kendi hayatını etkiler. Dolayısıyla affedebiliyorsanız öncelikle kendiniz için olduğunu ve bunun hayatınızın gidişatında etkili olduğunu unutmayın.